
4- OĞLAK BURCU
Oğlak dışarıdan cool durur, güçlü durur, sağlam durur. Ama iç dünyasında öyle bir endişe, korku, “ya olmazsa?” hali vardır ki, kendi kendini sessizce yer bitirir.
Çünkü Oğlak’lar planlıdır… ama hayatın planlarla ilerlemediğini çok acı deneyimlerle öğrenmiştir.
ZAMAN ONUN EN BÜYÜK TAKINTISIDIR
"Zamanında evlenmeliyim, zamanında para kazanmalıyım, çocuk yapmalıyım, ailemi mutlu etmeliyim…”
Bu “-meliyim”lerle dolu iç sesi, onu hep diken üstünde tutar.
Sanki hayatı bir görev listesi gibi yaşar. Her gün o listede bir şey eksikse, içten içe “başarısız” hisseder.
SORUMLULUK ONUN KANINDA VAR
Oğlak’lar hayatı omuzlarında taşır.
Aile, iş, eş, çocuk, arkadaş… Herkesi sırtlar. Çünkü “dayanıklı”dır. Ama bu dayanıklılık bazen öyle bir noktaya gelir ki:
Kimseye belli etmeden tükenir.
Kimse fark etmeden içten içe “ben nereye gidiyorum?” der.
Ve işte tam bu yüzden, Oğlak da her gün ölecekmiş gibi yaşar.
Çünkü zaman onun için sınırlıdır ve her anı verimli geçirmek zorundadır.
DUYGULARINI GÖSTERMEZ, YAŞAR
Onu ağlarken yakalayamazsın.
Ama gözlerinin içinde bir bakış olur ki, orada yaşadığı tüm acılar gizlidir.
Oğlak için duygular zayıflık değildir, ama açıkça yaşanacak şeyler de değildir.
Bu yüzden duygularını içine gömer.
Ama gömülen her şey gibi… birikir, taşar, patlar.
DİSİPLİNLİ AMA KIRILGAN
Oğlak’ın “ağır duruşu”, onun kırılmadığı anlamına gelmez.
O sadece kırıldığını göstermez.
Onun sevgisi sabırlıdır, sadakati ömürlüktür. Ama incinirse… bir daha asla aynı olmaz.

3- BALIK BURCU
Balık burcu, Zodyak’ın en hassas, en sezgisel, en rüya gibi burcudur. O kadar ince ayar bir ruh hali vardır ki, bazen kendisi bile “ben neden böyleyim?” diye düşünür.
Her an bir film sahnesindeymiş gibi yaşar: Arka fonda müzik, iç sesinde monolog, gözlerinde uzaklara dalış…
Balık burcu dünyaya “hissetmek için” gelmiştir.
Bir çiçeğin solmasına, bir çocuğun üzülmesine, bir hayvanın gözlerine bakınca ağlayabilir. Çünkü onun filtresi yoktur; her duyguyu olduğu gibi içine çeker.
Duygularla yaşar ama o duygular bazen öyle yoğunlaşır ki, bugün dünyanın son günüymüş gibi hissedebilir. Her şey onun için anlamlıdır. Bir bakış, bir rüya, bir mesaj, bir sessizlik… Her şeyin altında bir mana arar.
GERÇEKLİKTEN KAÇMA HALİ
Hayat ona ağır geldiğinde, Balık burcu ruhunu korumak için kaçar. Kimisi sanata sığınır, kimisi hayallere... Kimisi yazıya, kimisi yalnızlığa.
Çünkü dünya çok gürültülü, insanlar çok hoyrat ve Balık’ın kalbi çok kırılgan.
SEZGİSEL VE SPİRİTÜEL
Balık, gördüğünden fazlasını hisseder.
Sen bir şey anlatmadan onun gözlerine baksan, o seni çoktan çözmüştür.
Rüyaları anlamlıdır, hisleri doğrudur, sezgileri güçlüdür. Bu yüzden bazen bir şey olmadan önce “bir şey olacak” der.
Ve evet… olur.
AŞKTA DA, HAYATTA DA KENDİNİ KOLAYCA FEDA EDER
“Sen üzülme ben ağlarım” burcudur Balık.
Kendi yansa da, bir başkasının içi yanmasın diye ateşe atlar.
Ama bunu yaparken içten içe tükenir.
Çünkü Balık her gün, biraz daha fazla hissederek, biraz daha fazla eksilerek yaşar.

2- YENGEÇ BURCU
Sevdiğine fazlasıyla bağlanır, bir kayıp yaşarsa hayatı durur. Kalbiyle hareket eder, duyguları ne söylüyorsa onu yapar. Sevinçleri de hüzünleri de hayatının merkezidir.
Dışarıdan bakıldığında yumuşak, kırılgan, anaç ve sevecen görünse de, iç dünyasında fırtınalar kopar. Onun için hayat bir duygu maratonudur ve bu maratonun içinde her an bir acıya, bir kaygıya, bir özleme saplanabilir.
GEÇMİŞİN ESİRİ
Yengeç unutmaz… Bir bakışı, bir sözü, bir vedayı...
Bir anı onun için öyle derindir ki, gecelerce aynı filmi zihninde tekrar tekrar oynatır.
"Şu an gülüyor ama ya sonra üzülürsem?" kafası onu rahat bırakmaz. Bu yüzden hep bir hazırlık hali vardır. Duygusal felaket senaryoları onun beyninde hazır bekler.
SEVDİKLERİNE AŞIRI BAĞLIDIR
Anne, baba, eş, çocuk, dost… Onlar iyi olmadığında Yengeç de olamaz.
"Ya başlarına bir şey gelirse?" kaygısı, onun ruhuna işlemiştir. O kadar hassastır ki, bir kuşun kanadının kırılmasına bile ağlayabilir.
MODU HIZLA DÜŞEBİLİR
Sabah uyanır, güneşi görünce mutlu olur...
Ama bir eski şarkı duyar, o şarkı ona eski bir aşkı hatırlatır, birden içi çöker.
Bir söz, bir mesaj gelmeyen telefon, göz göze gelinmeyen bir an… Bunlar onun gününü altüst edebilir.
DUYGULARINI BASTIRMAZ, TAŞIRIR
Yengeç içindekini tutamaz. Biriktirir, biriktirir ve sonunda ya ağlayarak, ya yazı yazarak ya da sessizce yok olarak tepki verir. Çünkü onun için her şeyin kalpte bir karşılığı vardır. Sevgi, özlem, kırgınlık, şükran…

1- AKREP BURCU
Duyguların derinliği konusunda rakipsizdir. Sevgi, öfke, tutku... Ne hissediyorsa en uçlarda yaşar. "Ya hep ya hiç" der, sanki her an kıyamet kopacakmış gibi bir ruh hali vardır.
Gri alanlara tahammülü yoktur. Seviyorsa sonuna kadar sever, acı çekiyorsa dibine kadar hisseder. Onun için küçük şeyler bile büyür, çünkü her şeyi zihninde derinlemesine analiz eder. Akrep’in dünyasında hiçbir duygu yüzeysel değildir.
Aşkta: Birine bağlandığında adeta ruhunu verir. Kıskançlığı, sahiplenmesi, tutkusu... Hepsi "ya benimsin ya toprağın" kafasından gelir. Sevdiğini kaybetme düşüncesi bile onu tüketebilir.
Kayıpta: Bir veda, bir ayrılık ya da bir hayal kırıklığı... Onu karanlığın dibine çeker. Travmaları yıllarca içinde taşır, kolay kolay unutmaz.
Hayata Bakışı: Sürekli kontrol halindedir çünkü içten içe bir şeylerin ters gitmesinden korkar. Bu yüzden güvenmediği bir dünyada hep bir savunma mekanizması geliştirir. "Ne zaman güzel bir şey olsa hemen bozulur" hissiyle yaşar.
Kendine Dönüklüğü: İçine kapanık zamanlarında kendini sorgular, hayatın anlamını düşünür, hatta zaman zaman "ölüm" kavramını bile fazlaca içselleştirir. Çünkü onun için her şey geçici ve kırılgandır.

Astroloji, burçların sadece karakteristik yönlerini değil, hayata karşı takındıkları tavırları da gözler önüne serer.
Bazı burçlar vardır ki, hayatı bir film sahnesi gibi yaşarlar; her anı sonmuş gibi hisseder, duygularını dorukta yaşarlar. İşte her günü son günüymüş gibi yaşayan 4 burç...