Donald Trump’ın göçmen politikaları bir kez daha yargı engeline takıldı. Cuma günü Boston’da bir federal yargıç, göçmenlerin daha önce adı geçmeyen üçüncü ülkelere haber verilmeden ve savunma hakları tanınmadan sınır dışı edilmesini geçici olarak durdurdu.
Yargıç Brian Murphy, bu tür sınır dışı uygulamalarının, insanların işkence riskiyle karşı karşıya kalabilecekleri ülkelere gönderilmesi anlamına geldiğini belirtti.
Murphy, “Eğer bugün devletin tutumu, biz bu insanlara haber vermeden ve korkuya dayalı bir şekilde 'taleplerini dinlemeden, mahkemenin belirlemediği herhangi bir ülkeye gönderebiliriz' şeklindeyse, bu şok edici bir tavırdır” dedi.
Trump yönetimi ise kararın hemen ardından itiraz etti. Adalet Bakanlığı sözcüsü, “Atanmış bir aktivist yargıcın, özellikle ulusal güvenliği ilgilendiren bir konuda yürütme yetkisini gasp etmesine izin verilmemeli” açıklamasını yaptı.
TRUMP'IN YARGIYLA İMTİHANI
Hükümet, 18 Şubat’ta yayınladığı yeni bir talimatla, göçmenlik mahkemelerinde belirlenmiş ülkeler dışında kalan üçüncü ülkelere yönelik hızlı sınır dışı sürecini başlatmıştı.
Bu politika, gözaltıdan serbest bırakılan binlerce göçmeni yeniden tutuklamayı ve işlemleri hızlandırmayı amaçlıyordu.
Aynı gün Trump yönetimi, başka bir mahkeme kararını daha hedef aldı. Washington’daki bir federal yargıç, Başkan’ın Venezuelalı göçmenleri 1798 tarihli “Yabancı Düşmanlar Yasası”na dayanarak sınır dışı etme girişimini geçici olarak durdurmuştu.
Trump yönetimi, Yüksek Mahkeme’den bu engeli kaldırmasını talep etti. Adalet Bakanlığı, bu davanın “ulusal güvenlikle ilgili önemli operasyonları kimin yöneteceği” sorusunu gündeme getirdiğini savundu.
Bakanlık dosyasında, “Anayasa bu soruya açık yanıt veriyor: Başkan. Cumhuriyetimiz başka bir seçeneği göze alamaz” ifadelerine yer verildi.
Ancak Yabancı Düşmanlar Yasası’nın tarihsel kullanımı büyük tartışmalara yol açtı. Bu yasa, genellikle savaş zamanlarında düşman devletlerin vatandaşlarına karşı kullanılmıştı.
Trump, bu yasayı Mart ayında Venezuela kökenli olduğu öne sürülen Tren de Aragua çetesi üyelerini El Salvador’a hızlıca göndermek için kullandı.
DEMEDİĞİNİ BIRAKMADI
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), bu kişilerin anayasal haklarının ihlal edildiğini ve yasa dışı bir şekilde hapishaneye gönderildiklerini savundu.
Uçaklar yola çıktıktan sonra mahkeme kararı gelse de Trump yönetimi iki uçağın El Salvador’a inişine izin verdi. Böylece 238 Venezuela vatandaşı, Orta Amerika’daki “Terörle Mücadele Merkezi”ne gönderildi.
Yargıç Boasberg, uçuşların durdurulması yönündeki sözlü emrinin görmezden gelindiğini ve yazılı kararının ardından uçakların geri döndürülmemesinin ihlal anlamına gelebileceğini belirtti. Adalet Bakanlığı avukatları ise uçakların ABD hava sahasından çıktıktan sonra yazılı kararın geldiğini öne sürdü.
Trump, bu gelişmelerin ardından sosyal medyada yargıcı hedef aldı. Boasberg’i “Radikal solcu bir provokatör” olarak tanımladı ve Kongre’yi onu görevden almaya çağırdı.
Yüksek Mahkeme Başkanı John Roberts ise bu çağrıyı açıkça eleştirdi. Temyiz Mahkemesi, Boasberg’in kararını onayladı. Mahkeme salonunda tartışmalar büyüdü.
Bir yargıç, Nazi Almanyası’ndaki uygulamaların bile Trump yönetiminin tutumuna kıyasla daha az sert olduğunu söyledi.
Bu sözlere Adalet Bakanlığı avukatı itiraz etti. Tartışmalar, Trump’ın yargıya karşı uzun süredir devam eden öfkesinin yeni bir sayfası olarak kayda geçti.