Artvin Cankurtaran’da ağaç kesimini engellerken hayatını kaybeden Reşit Kibar’ın yarın yapılacak olan duruşması öncesi, İzmir’de Ege Çevre ve Kültür Derneği Platformu üyeleri basın açıklaması gerçekleştirdi.
Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan çevreciler, Reşit için adalet çağrısı yaparak; “Havama suyuma toprağıma dokunma”, “Reşit Kibar isyanımızdır”, “Reşit için adalet, herkes için adalet” sloganları attı.
Basın açıklaması öncesi konuşan Egeçep Eş Sözcüsü Derya Lim, Reşit Kibar’ın doğayı korurken öldürüldüğünğ belirterek, “Reşit Kibar, 3 Eylül 2024’te doğayı vatanını korurken hunharca katledilmiştir. Halkı sermayeye karşı koruyamayan devlet yönetimi yüzünden hayatını kaybetti. Akıl alır gibi değil, doğayı korumak isteyen biri neden niye öldürülür?” diye sordu.
"Reşit Kibar, Karadeniz halkının binlerce evladından biriydi"
Platform adına basın açıklamasını okuyan Emine Akbaba, sürecin başından bu yana adaletin önünün kapatıldığı iddia ederek, “Bugün burada, bir insanlık suçu olan Reşit Kibar’ın 3 Eylül 2024’de alçakça katledilmesinin üzerinden yedi ay geçti. 18 Nisan’da yarın Reşit Kibar’ın ilk duruşması başlıyor. Reşit Kibar, deresine, ormanına, toprağına sahip çıkan Karadeniz Halkının binlerce evladından biriydi. Ne yazık ki, planlı bir saldırı sonucu katledildi. Ve bu cinayetin azmettiricileri ve asıl sorumlular ile ilgili hiçbir yasal işlem başlatılmazken, ormanı için mücadele eden Çifteköprü halkı cezalandırılmak istendi. Silahın sahibi Fikret Merttürk elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
"Cinayetin bir suç şeması içerisinde gerçekleştiğini her yerde anlatacağız"
Akbaba, açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü:
“Öncelikle ifade etmek gerekir ki; bu soruşturma beş ay boyunca avukatlardan kaçırılarak yürütülmüştür. Dolayısıyla olayın arka planına yönelik gerekli inceleme ve araştırmaların etkin bir şekilde yapılmasının önü kapatılmıştır kanaatimizce. Beş ay boyunca gizli yürütülen bir soruşturmanın neticesinde gördük ki sanki failler olay yerine gökten zembille indirilmiş, faillerin şirketle, şirketin bürokrasi ile ilişkileri yokmuş gibi bir iddianame hazırlanmıştır. Elbette bu durum süreç boyunca adını zikrettiğimiz birçok şirket yetkilisi ve bürokratın gerek kasıt gerekse ihmal bakımından sorumluluklarının üstünü örtmektedir. Saldırıya uğrayan köylülerin suçlanması ise sadece iddianame bakımından değil, sürecin başından bu yana yargı tarafından genel bir tutum haline getirilmiştir. Öyle ki olayın bizzat mağdurlarından Dursun Ali Koyuncu, Kibar cinayetinde kullanılan silahın ruhsatlı sahibi adli kontrol ile serbest bırakılırken aylarca haksız şekilde tutuklu kalmıştır. Hal böyle olunca ne yazık ki iddianame de mağdurların suçlanması şaşırtmamıştır. Elbette bu durum dosyada aynı zamanda bir tahrik indirimi çabasının ön hazırlığı olabilir. Adı geçen tüm failler bakımından etkin yargılamanın yürütülmesi için gerekli çabayı gösterecek, cinayetin münferit bir vaka değil bir suç şeması içerisinde gerçekleştiğini her yerde anlatacağız"
"Reşit Kibar’ın isyanı, Çayırlı Köylülerinin direnişinde yaşıyor"
Açıklamada, Reşit Kibar’ın ölümünün tek bir kişinin katli olmadığını, ülke genelinde süren doğa mücadelesine gözdağı vermek isteyenlerin planlı saldırısı olduğu vurgulanarak, “Unutmayalım! Reşit Kibar’ın katledilişi, sadece bir kişinin yaşamına kast edilmesi değil, aynı zamanda halkın iradesine ve doğrudan yaşam hakkına yapılmış bir saldırıdır. Cinayetin arkasındaki güçler, adaletin yerini bulmaması için her türlü baskıyı kullanmakta, köy halkını susturmak ve yıldırmak için köyü adeta kuşatma altında tutmaya çalışsa da Reşit’in isyanı ülkenin dört bir yanına yayıldı. Sadece Çifteköprülüler değil, Hopa’dan Borçka’ya, Arhavi’den Artvin Cerattepe’ye Cankurtaran direnişi tüm Artvin’in direnişine dönüşmüştür. Reşit Kibar’ın isyanı Akbelen’den, Kazdağları’na, Kazdağları’ndan Çayırlı Köylülerinin direnişinde yaşıyor" denildi.
"Yaşasın doğa mücadelemiz, yaşasın direnişimiz"
Akbaba, Cankurtan Ormanı'nın adının Reşit Kibar Ormanı olması gerektiğini belirterek, bölgeeki tüm maden arama ve işletme ruhsatlarının iptal edilmesi gerektiğini söyledi.
Akbaba, açıklamalarını şu sözlerle noktaladı:
“Reşit Kibar için adalet, memleket için adalettir! Reşit Kibar’ın duruşması öncesinde İzmir’den sesleniyoruz: Reşit Kibar’ın katledilmesinden sorumlu olanlar yargılansın! Cankurtaran ormanı Reşit Kibar ormanı olsun, tüm maden arama ve işletme ruhsatları iptal edilsin. Bu tür saldırılar, toplumsal direnişin kırılmasına yönelik sistematik bir politikanın parçasıdır. Bugün bizler, ülkenin dört bir yanını talan eden çetelere ve şirketlere karşı her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz. Cankurtaran’a ses olacak, doğamızı ve yaşam alanlarımızı savunacak, Reşit Kibar için adalet demeye devam edeceğiz. Hep birlikte, dayanışma içinde mücadelemizi sürdüreceğiz. Yaşasın doğa mücadelemiz, yaşasın direnişimiz"