Çiftlerin boşanıp boşanmayacağını yüzlerine bakıp söylüyor: Tek bir işaret yetiyor, %93,6 oranında tutuyor

Psikologlara göre, bir evliliğin boşanmayla sonuçlanıp sonuçlanmayacağını anlamak için partnerinizin telefonuna değil, yüzüne bakmanız yeterli olabilir.

Gottman Enstitüsü'nün kurucusu Dr. John Gottman, bugüne kadar yapılan en kapsamlı evlilik araştırmalarından birine imza atarak, boşanmalarda en büyük tehlikenin küçümseme olduğunu ortaya koydu.

Gottman'ın çalışmaları, eleştiri, küçümseme, savunmacılık ve iletişim kurmamak için duvar örme gibi dört olumsuz alışkanlığı "kıyametin dört atlısı" olarak tanımlıyor. Ancak uzmanlara göre, bu dört alışkanlık arasında ilişkilerin bitişini en çok işaret eden davranış küçümseme.

Beden dili uzmanı Vanessa Van Edwards, bir podcast yayınında bu çalışmadan bahsederek, küçümsemenin ilişkiler üzerindeki yıkıcı etkisini vurguladı.

Edwards, Gottman'ın laboratuvarında çiftleri incelediğini ve eşlerden birinin diğerine ağzının bir tarafı yukarı kalkık şekilde bakmasının, boşanma olasılığını işaret ettiğini belirtti. Bu hareketin küçümseyici bir anlam taşıdığını ifade eden Edwards, Gottman'ın bu davranışla çiftlerin boşanıp boşanmayacağını %93,6 oranında tahmin edebildiğini söyledi.

Diğer duygulardan daha farklı ve yıkıcı
Küçümsemenin diğer duygulardan farklı olarak daha yıpratıcı olduğunu belirten Edwards, "Korku gelir ve geçer, mutluluk gelir ve normale döner, öfke sakinleşir. Ancak küçümseme, ifade edilmediğinde iltihaplanarak büyür," dedi. Bu nedenle, küçümseme duygusunun evliliklerin sonunu getiren en önemli faktörlerden biri olduğunu vurguladı.

Klinik psikolog Dr. David M. Schneer de 2019'da yayımlanan bir makalesinde, Gottman'ın bulgularını destekleyerek, "Tiksinti ve küçümseme, ateşle barut gibidir," ifadelerini kullandı. Schneer, göz devirme ve ağzını kenetleme gibi bilinçsiz yapılan ifadelerin de küçümsemenin göstergesi olduğunu belirtti.

Bu bulgular, ilişkilerde küçümsemenin ne kadar yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu ve çiftlerin bu davranıştan kaçınarak daha sağlıklı bir iletişim kurmaları gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. İlişkilerde empati ve saygının önemi, bu tür araştırmalarla daha da netleşiyor.

 

İLGİLİ HABERLER