Artı Gerçek - AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP'nin 8.
Olağan Büyük Kongresi'nde konuştu.
Erdoğan, "Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle antidemokratik güç merkezleriyle iş birliği yapacak kadar gözünü karartması ülkemizi toksik demokrasi sorunuyla karşı karşıya getirmiştir" dedi.
'BİZİ YILLARCA 3.SINIF EKONOMİYE MAHKUM ETTİLER'
Erdoğan'ın, konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: "Sırf kendi ihtirasları için Türkiye düşmanlarının senaryolarında figüranlık yapmayı tercih edenler var.
O kifayetsiz muhterisleri aziz milletimin ferasetine havale ediyoruz.
Biz başarılara çilingir sofralarında kadeh tokuşturarak ulaşmadık. Önce davamızın gücünü ülkemizin gücü haline getirdik.
Sonra lider bir Türkiye inşa ettik.
Bütün umutlarını Ak Parti'nin zayıflamasına bağlayanlar 14 Ağustos 2001'den beri bekliyorlar.
Daha çok bekleyecekler.
Onları bekletmeye devam edeceğiz. Şeytanla nöbetleşe sürdürdükleri bu bekleyiş inşallah aradığını bulamayacaktır.
Zaman zaman eski Türkiye'yi hatırlamamız gerekir.
Sivil siyaset yıllarca vesayet altındaydı.
TBMM'nin iradesi özellikle belli dönemlerde gasp edildi.
Yok sayıldı. 27 Mayıs'tan 12 Mart'a 12 Eylül'den 28 Şubat'a hep bunu yaşadık. Ülkenin seçilmiş başbakanının, fidan gibi delikanlıların son nefeslerini idam sehpalarında verdiklerini gördük.
Siyasi istikrarsızlığın beslediği ekonomik krizlerle milletimiz fakirleştirildi.
Böylece Türkiye küresel rekabetin dışında tutuldu.
Her 10 yılda bir işletilen darbe pratiğiyle ülkemiz altın değerinde yıllarını kaybetti.
Bizi yıllarca 3. sınıf demokrasiye ve ekonomiye mahkum ettiler. İşte bu sömürü düzenine biz son verdik.
Attığımız kararlı adımlarla canımız pahasına verdiğimiz mücadeleyle Türkiye'ye ekonomik ve politik bağımsızlığını biz kazandırdık. "TOKSİK DEMOKRASİ" Türk demokrasisinin kirli ve yoğun kuşatma çok partili hayata geçtiğimizde beri tam manasıyla kırılmamıştır.
Bunun nedeni de çarpık muhalefet anlayışıdır.
Muhalefet sürekli demokrasi krizi çıkararak iç-dış güçlerden devşirme hevesinden hiç vazgeçmemiştir.
Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle işbirliği yapacak kadar gözünü karartması ülkemizi toksik demokrasi sorunuyla karşı karşıya getirmiştir.
Bununla son 2 seçimde ciddi şekilde muhatap olduk.
Kapalı kapılar ardında kurulan pazarlık masalarında yürütüldü.
Demokrasinin sağladığı imkanlar menfaatperestler tarafından milletin iradesine pusu kurmak için kullanıldı. 'YA SİLAH YA SİVİL SİYASET' Terörsüz Türkiye ideali her kesimden vatandaşımızın yürekten desteklediği geniş tabanlı bir milli mutabakatın ifadesidir.
Terörle siyaset, demokrasi aynı alanda bir arada bulunamaz.
Bunun için ya terör ya demokrasi diyoruz.
Ya silah, ya sivil siyaset diyoruz.
Yeni bir dünya kurulurken terör belası başta olmak üzere Türkiye'nin safralarından kurtulması gerekiyor.
Terörün karanlık gölgesinin ülkemizin üstünden tamamen çekileceği günler çok yakındır.
Türkler, Kürtler, Araplar olarak kenetlenecek ve terör duvarını yıkıp atacağız.
Demokrasiden kalkınmaya yeni bir dönemin kapıları açılacaktır.
Türkiye kronik meselesini ve farklı toplum kesimlerinin taleplerini tartışma imkanı bulacaktır.
Terör örgütünün ideolojik bahçesinde otlananlar bundan rahatsız olacaktır.
Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye'yi girdiği yoldan geri çeviremeyecekler. Ülkemizde öteden beri zahirdeki muhalefet partilerinin yanı sıra bir de görünmeyen muhalefet odakları var.
Bunlar kimi zaman bildiriler yayınlayarak kimi zaman darbecileri teşvik ederek, kimi zaman uluslararası güç merkezlerini harekete geçirerek, hatta kimi zaman terör örgütleriyle iş tutarak kendi ajandalarını siyaset kurumuna dayatma peşinde koşmuşlardır.
TÜSİAD'A: BU DEVLET SİZİN RÜYALARINIZI KABUSA ÇEVİRME KUDRETİNE SAHİPTİR
Milletin emanetine dönük demokrasiye, hukuka dönük her türlü saldırıya göğsümüzü daima siper ettik.
Hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun devletin nazarında eşit görüldüğü bir sistemi ülkemizde inşa ettik.
Türkiye'yi ötekisiz hale getirmeyen tek parti Ak Parti'dir.
Kendini öteki olarak gören kim varsa ülkenin asli unsuru haline getirdik.
Son tartışmalar gösteriyor ki, bazı hastalıklar devam ediyor. İmtiyazlarını kaybetmek istemeyenler vesayetçi söylemlerle hükümete ayar vermeye çalışıyorlar.
Eski Türkiye'nin artık olmadığını kabullenemiyorlar.
Geçmişte manşetler ve ellerindeki kapital üzerinden siyasetçileri tehdit eden bu ekibin tek derdi kayıplarını devlet hazinesinden tazmin etmektir.
Kaos baronlarına diyoruz ki, bu devlet sizin rüyalarınızı kabusa çevirme kudretine sahiptir. İşinizi düzgün yaptığınız, ülkemize katma değer sağladığınız sürece yanınızda olmayı sürdürürüz.
Ancak eski kötü alışkanlıklarınızda ısrar ederseniz size ona göre muamele ederiz."