CHP’nin Hazine ve Maliye Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe’nin öncülüğündeki ekonomi heyeti, CHP’nin ekonomi politikalarını kamuoyuna aktarmak ve vatandaşların sorunlarını dinlemek üzere çıktıkları Türkiye turunda bugün Eskişehir'deydi.
Heyet Eskişehir’de ilk olarak Eskişehirli iş adamları ile buluştu. Buluşmanın ardından heyet, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ederek, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’yi ziyaret etti.
Karatepe’ye Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Milletvekilleri Şeref Arpacı, İlhami Özcan Aygun, Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan, Nail Çiler, Aşkın Genç ve Talat Dinçer eşlik etti.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ziyaretinden sonra CHP Eskişehir İl Başkanlığı’na geçen heyet bir basın açıklaması yaptı. Karatepe şunları kaydetti:
"Biz CHP ekonomi takımı olarak tüm yurdu dolaşıyoruz. Bugün 25’inci il ziyaretimizi Eskişehir'e yapıyoruz. Eskişehir'i gezerken gördüğümüz sorunlar Türkiye'nin genelinde gördüğümüz sorunlardan farklı değil. Diğer illerde neler yaşanıyorsa Eskişehir'de benzer sorunların olduğunu görüyoruz. Vatandaşımızın enflasyondan, hayat pahalılığından ciddi şekilde şikayetçi olduğunu biliyoruz. Gelirlerin yetmiyor olmasından, aylıkların düşük olmasından şikayetçi olduklarını biliyoruz. Kredi erişiminde yaşanan sorunların farkındayız. Dolayısıyla Eskişehir'in sorunları aslında ortalama vatandaş açısından baktığımızda Türkiye'nin geri kalanından da farklı olmadığını çok net bir biçimde görüyoruz.
"Biz vatandaşa yapılan hiçbir harcamayı yük olarak gören bir anlayışın yanında olamayız"
Vatandaşın yaşadığı sıkıntıyı görebiliyoruz. Bunu iktidar görüyor mu? Bu konuda tereddütlerimiz var. Vatandaşın içinde bulunduğu durumun iktidarın özellikle ekonomi yönetiminin çok farkında olmadığını düşünüyoruz. Onlar, vatandaşı bütçe üzerinde yük gören anlayışa sahip olduklarını ifade ediyor. Sayın Şimşek'in geçen hafta sonu yaptığı açıklama toplumun geniş kesimlerine nasıl baktıklarını gösteriyor. Şimşek EYT ödemelerinin ve deprem harcamalarının bütçe üzerinde büyük bir yük olduğunu ifade ediyor. Biz vatandaşa yapılan hiçbir harcamayı yük olarak gören bir anlayışın yanında olamayız. Vatandaş için yapılan harcamaları yük olarak gören anlayışı reddediyoruz. Deprem harcamaları bütçe üzerinde yükmüş. Malatya'da, Adıyaman'da, Maraş'ta, Hatay'da hala konteynerde yaşayan, iş yerini açamamış esnafın durumunu görünce bunlara yönelik harcamaları yük olarak ifade edebilmenin nasıl bir insani bakış açısına sahip olduklarını somut biçimde bize gösterdiğini ifade etmek isterim. Emeklilere yapılan harcamalar, onlara yapılan ödemeler ya da deprem bölgesi için yapılan harcamalar yük değildir. Bütçeden bu alanlara yapılan aktarımlara baktığımız zaman 2024 yılında ve 2025 yılı bütçesinde ayrılan payların geçmiş yıllara göre azaldığını biliyoruz. Bütçeden ayrılan payların emeklilere, sosyal harcamalara yönelik payın azaldığını bize gösteriyor olmasına rağmen iktidarın bunları hala yük olarak görmesi şiddetle reddediğimiz bir durumdur. Çabalarının sonucunda en son emeklilere ödenecek bayram ikramiyesi rakamını görüyoruz. Bayram ikramiyesi mecliste sunulan tasarıyla 4 bin lira olarak duyuruldu.
"4 bin lira, emekli ikramiyesi yeterli değil"
Basının yönelttiği ‘bu rakam değişebilir mi?’ sorusuna Bakan Işıkhan, ‘4 bin liranın az olduğunu siz söylüyorsunuz’ diyor. Hayır Sayın Bakan, bu yorum o emekli ikramiyesini dört gözle bekleyen 16 milyon vatandaşımızın yorumu. 4 bin lira, emekli ikramiyesi yeterli değil. Geçen sene 3 bin lira olan rakamı, resmi enflasyon veriniz yüzde 42 ki bu enflasyon verisinin gerçekçi olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun altında artırıp, hayırlı olsun diye emeklilere ifade edemezsiniz. Burada rahatsız olan sadece soruyu soran ya da tespiti yapan gazeteci arkadaşlarımız değil, 16 milyon emeklimizin tamamı 4 bin lira bayram ikramiyesinin yetersiz olduğunu biliyor. Ama zaten anlayışınız emeklere verilen her kuruşu yük olarak görmek olduğu için bundan rahatsızlık duymayabilirsiniz ama ikramiyeyi bekleyen vatandaşlarımızın büyük rahatsızlık duyduğunu ifade etmek isterim.
“Enflasyonu arttırıyorsunuz. Enflasyon yükseldiğinde de dar gelirliye hak ettikleri geliri vermiyorsunuz”
Bugün Merkez Bankası bir çalışma raporu yayınlandı. Uzun zamandan beri söylediğimiz ya da ortaya koyduğumuz tespitleri, Merkez Bankası'nın akademik raporlarla destekliyor olması bizim için sevindirici bir durum. Ocak ayında Sağlık Uygulama Tebliği'nde yapılan değişiklikle hastanelerde, doktor ücretlerine önemli artış yapılmıştı. Sonra Şubat ayında bu rakam biraz indirildi. Ocak ayındaki seviyenin altına getirildi. Bunu enflasyonu düşürmek için yaptıklarını biliyorduk ki enflasyon verisi piyasaların beklentilerinin altında geldi. Kendi artırdıkları bir şeyle enflasyona yol açıyorlar. Sonra kendi indirdikleri şeyle enflasyonu yönetmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bu aslında bize şunu gösteriyor. Uzun zamanla beri ifade ettiğimiz bir şey. Türkiye'de enflasyona yol açan unsurlarının başında iktidarın aldığı kararları özellikle yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar üzerinden enflasyona etki ettiğini biliyoruz. KDV oranlarını artırdığınız zaman fiyatlar, vergiler dahil değerlendirdiği için enflasyon yüksek çıkıyor. Sonra dönüp diyorsunuz ki enflasyon yüksek çıkıyor. Bununla mücadele edebilmek için emekli aylıklarına artış yapmayalım ya da asgari ücreti baskılayalım. Oysa enflasyona yol açan kararın almış olduğunuz örneğin vergi artışı gibi ya da yönetip yönlendirdiğiniz diğer fiyatlar olduğunu biliyoruz. Bunlardan yola çıkarak enflasyonu arttırıyorsunuz. Daha sonra enflasyon yükseldiğinde dar gelirliye, asgari ücretliye hak ettikleri geliri vermiyorsunuz.
“Vatandaşın sıkıntısının farkındaysanız çözmek için adım atın”
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle bir ifade kullanmış. Erdoğan diyor ki, ‘Muhalefetin yaptığı gibi vatandaşın sıkıntısını, siyasi rant malzemesi haline getirmeyeceğiz’. Sayın Cumhurbaşkanı, vatandaşın sıkıntısının farkındaysanız çözmek için adım atın. Madem vatandaşın sıkıntıda olduğunu biliyorsunuz, bu sıkıntıyı gidermek için ne yapıyorsunuz? Örneğin geçinmekte zorlanan, emekli aylığı çok düşük kaldığı için açlık sınırının 10 bin lira altında emekli aylığı ile hayatta kalmaya çalışan emeklilerin dört gözle beklediği ikramiye tutarı acaba ne olur? Derdime deva olur mu? Burada önemli bir artış yapılır mı? Vatandaşın sıkıntısının farkında olmanız yeterli değil. Fark ettiğiniz sıkıntıyı çözecek tedbirler almanız gerekiyor. Siz çözüm üretecek makamdasınız. Bunun gereğini yapacaksınız. Ama yapmayacağınızı biliyoruz. Bu tür harcamaları yük olarak gören zihniyete sahip olduğunuzdan biliyoruz. Vatandaşa yönelik her türlü kamu harcamasını yük olarak gören bu anlayış var olduğu sürece vatandaş sıkıntılarının çözümü söz konusu olmayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk seçimden sonra iktidara geleceğimizi biliyoruz. Biz sadece sıkıntıların varlığına işaret etmeyeceğiz. O sıkıntıları çözecek kararlılığı ve iradeyle gösterip vatandaşın sorunlarına çözüm olacağız.
TÜSİAD Başkanı ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanlarının açıklamaları ki o açıklamaların doğru olmadığına dair iktidardan herhangi bir açıklama da gelmedi. Bu kararın iş dünyasına mesaj niteliği taşıdığını biliyoruz. Onları korkutmak, sindirmek için alınmış bir karar olduğunu biliyoruz. Türkiye'de hiç kimsenin korkmasına gerek yok. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hem iktidar olarak, hem muhalefet partilerinin toplumun tüm kesimleriyle sağlıklı ilişki kurabilmeleri için gerekli her türlü zemini hazırlayacağız. İş dünyası buna hazır. Şu anda içinde bulunduğumuz dönemde bile görüşlerini yüksek sesle ifade ediyoruz. TÜSİAD gelişmesinin yaşandığı hafta yani o açıklamalar ardından evlerine baskın yapılarak gözaltına alınmaları, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmaları Türkiye'de Merkez Bankası rezervinin o hafta içerisinde 10 milyar dolar civarında erimesine yol açmıştır. Bu tür kararların, bu tür uygulamaların nasıl ekonomik sonuç ürettiğini de iktidarın dikkatine bu veri üzerinden bir kez daha sunmuş olalım."
“Devleti bir ticari işletme gibi düşünür ve kurgularsanız bu tür açıklamaları yapmak durumunda kalırsınız”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, emekli ikramiyesinin 4 bin lira olmasına ilişkin soru soran bir gazeteciye, "Sen beni dolduruşa mı getirmeye çalışıyorsun? 3 bin liradan 4 bin liraya çıktı daha ne olacak?" şeklinde verdiği cevap hakkında ANKA Haber Ajansı tarafından görüşleri sorulan Karatepe, şu şekilde yanıt verdi:
“En azından en düşük emekli aylığı kadar olmalı. Çünkü bu ilk verildiği zaman bu kadardı. Bizim talebimiz asgari ücret kadar olması yönünde ama onu yapmayacaklarını biliyoruz. Daha ne olması gerektiğini sorusunun yanında en azından bir aylık maaşına denk gelecek kadar yani en düşük emekli aylığı kadar pek çok emeklimiz için bu seviyeye çıkarılabilir. Yani dolduruşa gelmekle falan değil, devlet yönetimi rasyonel olmayı gerektirir. Vatandaşın içinde bulunduğu ekonomik sorunlar, emeklinin sorunu çözmenin tek yolu var, onların cebine daha fazla para koymak. Daha fazla para koyacak olan iktidar sahipleridir. Yapılması gerekenin ne olduğunu söyleyeyim. Hiç gaza gelmekle falan değil, daha ne olsun sorusunun yanıtı, en azından en düşük emekli aylığı kadar olsun. Yapılabilir. Dünyanın hiçbir yerinde kaynak sorunu yaşamayan tek kurum vardır, o da devlet. Devleti bir ticari işletme gibi düşünür ve kurgularsanız bu tür açıklamaları yapmak durumunda kalırsınız. Ama devlet finansman sorunu olmayan bir kurum olarak görürseniz, siz vatandaşlarınızın beklentisini karşılayacak bütçe olanaklarına da sahip olduğunuzu fark edersiniz.”