Ifop'un turizm sitesinin gerçekleştirdiği son ankete göre, Fransızların neredeyse üçte biri (%32) Amerikan markalarını satın almadığını söylerken, %62'si boykot fikrini destekliyor. #BoycottUSA etiketi de ülkede hızla yayıldı.
Fransızlar özellikle Amerikan yemek kültürünün küresel sembolleri olan markaları hedef alıyor. Eylem aynı zamanda gıda tedarik zincirinin kalbine de dokunuyor. Boykotta örneğin hamburgerlerin etlerinin Fransa'dan tedarik edilmesi onu Fransız yapmıyor mantığıyla hareket ediliyor. Kullanılanendüstriyel modelin, tariflerin ve üretim felsefesinin ABD markalı kalmaya devam ettiği kabul ediliyor.
Boykot sembolik bir jest olarak sunuluyor, ancak bir amacı var: Avrupa tüketicilerinin talepleriyle uyumlu çevresel, etik ve sağlık kriterlerine çoğu zaman saygı göstermeyen bir tarımsal-endüstriyel sisteme olan bağımlılığı azaltmak. Trump'ın agresif gümrük tarifeleri politikası, halk arasında Amerikan kültüründen farklı bir yemek kültürüne sahip, daha sürdürülebilir yerel alternatiflere yönelme eğilimini hızlandırdı.
İSVEÇLİLER DE AMERİKAN MARKALARINDAN UZAKLAŞTI
Ifop'a göre, en çok etkilenen sektörler, meşrubat veya fast food gibi farklı seçimler yapmanın daha kolay olduğu sektörler olsa da, boykotun sembolik nedenleri de var. Hoşnutsuzluk sol ve merkez sağ seçmenleri kapsıyor, aynı zamanda toplumsal sorunlardan da besleniyor. İsveç'te de paralel bir ankete göre, tüketicilerin yüzde 29'u son bir ayda protesto amacıyla Amerikan ürünlerinden vazgeçti.
İtalya'da Amerikan gıda markalarının varlığı ise sürekli artıyor. NielsenIQ verilerine göre, 2023 yılında süpermarketlerde en çok satılan meşrubat ABD markaları oldu. Fast Food'da da Amerikan hakimiyeti var.
Boykotun İtalya açısından da ilginç sonuçları var. ABD'deki gıda sektörü, çoğunlukla sağlıksız gıda sıralamasında ilk sıralarda yer alan ultra işlenmiş ürünlerden oluşuyor, dolayısıyla tüketimi ulusal diyet kalıplarına kaydırmanın sağlık açısından da daha uygun olacağı konuşuluyor.
